İzleyiciler

1 Ocak 2020 Çarşamba

DARA ANTİK KENT

Dara Antik Kenti - Mardin




Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan, tarihte 'Anastasiopolis' olarak bilinen Dara Antik Kenti'nin 6’ncı yüzyıl başlarında Romalılar'ın Sasaniler'e karşı kurduğu bir garnizon kent olduğunu, burada yaklaşık dört kilometrelik sur sistemi olan içinde devasa sarnıç ve sur sistemlerinin bulunduğunu söyledi. Erdoğan, antik kentin hemen dışında 'Nekropol' adı verilen mezarlık alanında büyük bir galerinin yer aldığını ifade ederken, Dara Antik Kenti ve Mardin Müzesi Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerce yürütülen kazı çalışmaları hakkında şu bilgileri aktard



 "Dara kazıları 1986'dan bu yana devam ediyor. Bir süre Prof. Dr. Metin Ahunbay kazı çalışmaları yapmış, 2009 yılından bu yana da Nekropol alanında Mardin Müze Müdürlüğü olarak çalışmaları biz yürütüyoruz. İki yıllık bir kazı sonucunda Nekropol alanı açığa çıkarıldı ve mezar tipolojileri belirlendi. Bu alandaki önemli mezar tipolojilerinin bir kısmı ziyaretçiye açıldı. Dara’daki 'Galeri Mezar' olarak adlandırılan ünik mezarın, dünyada bir başka örneği yok. 573 yılındaki savaşta ölen Romalı savaşçılara ithafen, 591 yılında sürgünden dönen Romalı askerler tarafından yapılan bu galeri mezar, savaş alanındaki kemiklerin toplanıp getirildiği ve biriktirildiği bir kemik toplama alanıdır.











'Yeniden Diriliş' törenlerinin yapıldığı eski ahitteki duaların okunduğu bir ünik mezar ve o günden bugüne kadar o kemikler muhafaza edilmiş şekilde burada açığa çıkarıldı. Buradaki Süryani kiliselerinde cumartesi günleri hâlâ bu ritüeller yapılmaktadır. 'Kutsal Cumartesi' olarak adlandırılan bu günlerde, 'Yeniden Diriliş' mucizesini gösteren Hezekiel peygamberin mucizesinin tekrar gerçekleşmesine olan inançla bu ritüeller devam ediyor. Aslında somut olmayan kültürel miras olarak o günden bugüne yaşayan bir hafıza. Hristiyanlar, hem de Yahudiler için aslında bir peygamber mucizesi inancının hem mimari-plastik, hem de burada toplu biçimde yatan insanların Yeniden Diriliş gününü bekleyişleri ile ilgili ziyaret edilip görülmesi gereken ve özellikle inanç turizmi açısından da önemli bir merkez"



3 bin kişiye ait kemikler
Dara’daki Nekropol alanında, kaya ve toprağa gömülü lahit mezarlardan sanduka mezarlara kadar değişen mezar tiplerinin görüldüğünü, alışılmışın dışında en üstteki mezarların en yeni, en aşağıdakilerin ise günümüze en yakın mezarlar olduğunu belirten Nihat Erdoğan, güneş enerjisi ile aydınlatılan, restorasyonu tamamlanan Nekropol alanında, ‘Yeniden Diriliş’ inancı ile yaklaşık 3 bin kişiye ait kemiklerin antropolojik açıdan incelendiğini söyledi. Erdoğan, “İnsanların o tarihte yaş ortalaması 45. Üst katta mezarların dolması nedeniyle yeniden diriliş inancıyla kemikler toplanıp buraya getiriliyor. Tek; yekpare bir kaya kitlesinin içerisinde inanılmaz bir Roma mühendisliği var. Kayayı oyarak mekanları oluşturmuşlar, revakları, odaları, birimleri ve 3 katlı bu yapının hepsi bu şekilde oluşturulmuş. Ana kayanın oyulması ile mekan meydana getirilmiş” diye konuştu.




"Su, silah olarak kullanılmış"
Uzmanla tarafından yapılan araştırmalarda, Dara Antik Kenti’nde, suyun silah olarak çok yaygın kullanıldığı belirlendi. Sasaniler’in suyun yatağını değiştirdiğini, Romalıların sur içindeki 40 bin kişiye yetecek su miktarını hesap ederek 10’un üzerinde dev sarnıçlar oluşturdukları ortaya çıkarılırken, şimdiye kadar üç tanesinde kazıların tamamlandığı ifade edildi. Mardin Müzesi Müdürü Erdoğan, sarnıçlardaki taşlarda su yalıtımına yönelik bir sıvı kullanıldığını, bu şekilde bir baraj sistemi oluşturulduğunu, buradaki kapakların ani olarak açılması ile de düşman askerlerin püskürtüldüğünü ve bu açıdan ender bir teknik olduğunu söyledi.
Dara Antik Kenti’nde sur sistemini açığa çıkarmaya yönelik kazı çalışmalarına devam edilirken, surun en az 300 metrelik bölümünün tarihi dönemine uygun hale getirilmesi hedeflendiği bildirildi. 12 ay boyunca devam edecek çalışmalarla, önümüzdeki Mart ayından itibaren bu kazı alanının turizm güzergâhı içerisinde gezilebilir hale getirileceği kaydedildi.


Dara Antik Kenti’nde arkeolojik kazı çalışmaları yapılan ve restore edilen su sarnıcı ve galeri mezar ise 2017 yılında ziyarete açılmıştı.




























Dara Antik kenti, Mardin’in güneydoğusunda 30 km. uzaklıkta yer alan Oğuz köyünde bulunmaktadır. Mardin  Nusaybin karayolunun yaklaşık 8km kuzeyinde, Mezopotamya ovası ile Tur-Abdin Dağlarının birleştiği yerde kireçtaşı ana kaya üzerinde kurulmuştur. Mardin Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Prof.Dr. Metin AHUNBAY danışmanlığında 1986 yılından beri bilimsel kazı ve araştırmalar yapılmaktadır. Dara Antik Kenti’nde, Geç Roma, Erken Bizans, Selçuklu ve Osmanlı yapılarını bir arada görmek mümkündür. Bu yapılar arasında, şehrin surları, kapısı, agora ve sütunlu caddesini,  tarihi köprüsü, sarnıçlarının yanı sıra mozaikli yapı,  Perslerle yapılan savaşta kullanılan surun dışındaki hendek, nekropol alanı ve mezarlık alanındaki kümbet bulunmaktadır.
Dara Antik kentinde son yıllarda yapılan kazılar nekropol alanında ve ikinci büyük sarnıç yapısında gerçekleştirilmektedir.


DARA’NIN GENEL TARİHİ
Doğu Roma imparatorluğu Mardin bölgesini ve çevresinde inşa ettirdiği ordugâh şehir ve kalelerle, bölgeyi Sasaniler’e karşı askeri bir tampon ve stratejik mevkileri tutulmuş bir hudut bölgesi haline getirmeyi amaçlamaktadır. Nitekim bu maksatla ilk olarak 349 yılında İmparator Konstantinos II(337–361), Yukarı Dicle’nin konumu itibarı ile en stratejik şehri olan Amida’yı muazzam surlarla tahkim ettirmiş ve daha sonra da burayı Mezopotamya eyaletinin baş şehri yapmıştır. Ayrıca aynı İmparator MonMasius(Tur Abdin) de iki müstahkem kale inşa ettirmiştir ki bunlardan biri olan Dicle kıyısındaki Hesna de-Kepha(Hasankeyf), diğeri ise daha güneyde Sasani sınırına yakın bir noktada kurulan ve Roma kaynaklarının tou rhabdiou adınıverdikleri Hatem Tay kalesidir.
Süryani bir müellif bu inşa faaliyetleri hakkında şunları söylemektedir;“Büyük Konstantinos’un oğlu İmparator Konstantinos Amid’i zapt ettikten sonra buradan ülkesinin bütün şehirlerinden daha çok hoşlandı ve R’esü’l-ayn (Ceylanpınar)’dan  Nisibis(Nusaybin)’e kadar pek çok yerle Maipherkat (Martypolis/Silvan) bölgesini ve Kardu(Cizre) sınırlarına kadar Arzen’i bu şehre bağladı. İranlılar bu sınır topraklarına durmada baskınlar yapıyorlardı. Bütün bu bölgelerin ortasında, İmparator’un İranlı eşkiyadan korunmak üzere, içinde iki büyük müstahkem kale inşa ettirdiği Tur Abdin bulunuyordu. Burada inşaedilen müstahkem kalelerden birisi Bet-Arabaya (Nusaybin-Cizre arasındaki Arap bölgesi kastedilmektedir) sınırındaki silsilenin zirvesinde, diğeri ise Dicle kenarında İmparator’un Hesna Kepha(Hasankeyf) = “Kaya Kale” adını verip Arzen (Batman ve Botan çayları arasında) bölgesinin merkezi yaptığı kaledir”




Yine bu çerçevede inşa edilen bir başka kale/şehir de Mardin’in 25 km. kadar güneydoğusunda bulunan Dara(Oğuz) dır. Ancak bunun için Amida’nın 503 yılında Sasani hükümdarı Kavad tarafından zaptının beklenmesi gerekecektir.
363 yılında yapılan sulh anlaşmasının ihlali anlamına gelen bu işgali cezalandırmak için harekete geçen Bizans, ard arda aldığı mağlubiyetlerle İranlılar karşısında tutunamayıp Fırat’a kadar çekilmek zorunda bırakılacak bu da hudut istihkâmlarının yetersizliğini gösterecektir.
İran kralı Kavad’ın önünde tutunamayarak önce Mardin’in hemen güney batısındaki Tell Kaşirâ(Arzamon/Harzem) müstahkem hattına, ardından burada da tutunamayıp Tell Mevzen (Viranşehir) ordugâhına kadar çekilmek zorunda bırakılmışlardır. Amida ancak yüklü miktarda para ödenerek geri alınabilmiştir. İşte bütün bu tecrübeler, İmparator Anastasius(491–518)’un “kalelerin Nusaybin’den çok uzakta ve orduyu barındırmak için çok küçük olduklarını” anlamasını sağlamış ve dağlık Tur Abdin’de “orduya sığınak olmak üzere” bir ordugâh şehir kurmaya karar vermiştir. Bunun üzerine kendisine teklif edilen Ammûdîn ve Dara köylerinden Tûr Abdin’in güney eteklerine düşen ve mevkii itibarı ile de diğerine göre daha uygun olan Dara’da karar kılınmış ve üç yıllık bir çalışmanın ardından 507 yılında şehrin inşası tamamlanmıştır.
Nusaybin’i İran’a kaptıran ve uzun mücadelelere rağmen bir türlü geri alamayan Roma, sonunda buraya yakın alternatif yeni bir ordugah şehir kurmaya karar vermiş ve bu maksatla İmparator Anastasius(491-518)’un emri doğrultusunda 504 yılında Nusaybin’in 20 km kuzey batısındaki küçük bir köy olan Dara(Oğuz)’nın inşasına başlanmıştır. Muasır bir Süryani müellifin 13. Yüzyılda yaşamış bildirdiğine göre, Suriye’den özel olarak getirtilen işçilerin de katkısıyla üç yıllık bir çalışmanın ardından yeni şehrin inşası tamamlanmış ve imparatora izafeten Anastasiupolis adı verilmiştir
İmparator Justinianus(527–565) zamanında umumi inşa faaliyetlerine paralel olarak tekrar tahkim ettirildiği anlaşılan Dara’ya bu sırada özellikle suyla ilgili sarnıçlar da yaptırılmıştır.
Jüstinianus dönemi, Yukarı Dicle havzası için İran saldırılarına karşı yoğun bir imar faaliyetine girişildiği devri ifade etmektedir. Zira bu dönemde bir taraftan kerpiç ve tuğladan yapılmış mevcut surlar daha sağlam malzemeyle yenilenirken diğer taraftan da stratejik noktalara küçük garnizon kaleler inşa edilmiştir. Bu faaliyetlerle ilgili ana kaynak resmi nitelik de taşıyan Procopius’un genişleterek 558 yılında telif ettiği inşaat raporlarından oluşan Buildings adlı eseridir. Procopius İmparatora sunduğu bu eserinde, daha küçük kaleleri; Amida ile Dara arasında yani Tur Abdin’de, Amid etrafında ve Theodosiupolis(Resaina/Ceylanpınar) etrafında, yani Osrhoene (Fırat ile Haburarasındaki bölge)’deki kaleler olmak üzere üç gurupta toplamaktadır.
Procopius’ a göre  Justinian I (527 AD –  565 AD) daha önce Anastasius tarafından yapılan daha basit, zayıf ve zamanla tahrip olmuş duvarları tamirettirdi ve yeni eklemeler yapmıştır.Özellikle su sağlamaktaki sistemi ve proplemleri çözmüştür.  Bu sebepten dolayı şehir Iustiniana Nova ismini aldı.
Surların duvarları tamir edilmiş ve içteki sur duvarı yeni eklemelerle 2 katına çıkartılarak yaklaşık 20m yüksekliğe ulaşmıştır. Kulelerde artırılmış ve yaklaşık 30 metreye çıkartılmıştır Kalenin etrafına hendekler kazılmış ve içerisine su doldurulmuştur.
Ayrıca Procopius’un yazdığı kitaba göre: DARA’da dini yapılar, 2 tane kilise, halk hamamları, Pazar(agora), sarnıçlar, depo ve Anastasius’un heykelini bulunmaktaydı ve günümüzde bu yapıların bir kısmını görmek mümkündür.

31 Aralık 2019 Salı

köy manzaraları

Şeyh Muhamed dağı kale tepesi

Şeyh Muhamed dağı kale tepesi

Şeyh Muhamed dağı kale tepesi

Şeyh Muhamed Kortkalesi

Şeyh Muhamed Kortkalesi

(Kayahan köyü) TRT BELGESEL

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *