Yine bu çerçevede inşa edilen bir başka kale/şehir de Mardin’in 25 km. kadar güneydoğusunda bulunan Dara(Oğuz) dır. Ancak bunun için Amida’nın 503 yılında Sasani hükümdarı Kavad tarafından zaptının beklenmesi gerekecektir.
363 yılında yapılan sulh anlaşmasının ihlali anlamına gelen bu işgali cezalandırmak için harekete geçen Bizans, ard arda aldığı mağlubiyetlerle İranlılar karşısında tutunamayıp Fırat’a kadar çekilmek zorunda bırakılacak bu da hudut istihkâmlarının yetersizliğini gösterecektir.
İran kralı Kavad’ın önünde tutunamayarak önce Mardin’in hemen güney batısındaki Tell Kaşirâ(Arzamon/Harzem) müstahkem hattına, ardından burada da tutunamayıp Tell Mevzen (Viranşehir) ordugâhına kadar çekilmek zorunda bırakılmışlardır. Amida ancak yüklü miktarda para ödenerek geri alınabilmiştir. İşte bütün bu tecrübeler, İmparator Anastasius(491–518)’un “kalelerin Nusaybin’den çok uzakta ve orduyu barındırmak için çok küçük olduklarını” anlamasını sağlamış ve dağlık Tur Abdin’de “orduya sığınak olmak üzere” bir ordugâh şehir kurmaya karar vermiştir. Bunun üzerine kendisine teklif edilen Ammûdîn ve Dara köylerinden Tûr Abdin’in güney eteklerine düşen ve mevkii itibarı ile de diğerine göre daha uygun olan Dara’da karar kılınmış ve üç yıllık bir çalışmanın ardından 507 yılında şehrin inşası tamamlanmıştır.
Nusaybin’i İran’a kaptıran ve uzun mücadelelere rağmen bir türlü geri alamayan Roma, sonunda buraya yakın alternatif yeni bir ordugah şehir kurmaya karar vermiş ve bu maksatla İmparator Anastasius(491-518)’un emri doğrultusunda 504 yılında Nusaybin’in 20 km kuzey batısındaki küçük bir köy olan Dara(Oğuz)’nın inşasına başlanmıştır. Muasır bir Süryani müellifin 13. Yüzyılda yaşamış bildirdiğine göre, Suriye’den özel olarak getirtilen işçilerin de katkısıyla üç yıllık bir çalışmanın ardından yeni şehrin inşası tamamlanmış ve imparatora izafeten Anastasiupolis adı verilmiştir
İmparator Justinianus(527–565) zamanında umumi inşa faaliyetlerine paralel olarak tekrar tahkim ettirildiği anlaşılan Dara’ya bu sırada özellikle suyla ilgili sarnıçlar da yaptırılmıştır.
Jüstinianus dönemi, Yukarı Dicle havzası için İran saldırılarına karşı yoğun bir imar faaliyetine girişildiği devri ifade etmektedir. Zira bu dönemde bir taraftan kerpiç ve tuğladan yapılmış mevcut surlar daha sağlam malzemeyle yenilenirken diğer taraftan da stratejik noktalara küçük garnizon kaleler inşa edilmiştir. Bu faaliyetlerle ilgili ana kaynak resmi nitelik de taşıyan Procopius’un genişleterek 558 yılında telif ettiği inşaat raporlarından oluşan Buildings adlı eseridir. Procopius İmparatora sunduğu bu eserinde, daha küçük kaleleri; Amida ile Dara arasında yani Tur Abdin’de, Amid etrafında ve Theodosiupolis(Resaina/Ceylanpınar) etrafında, yani Osrhoene (Fırat ile Haburarasındaki bölge)’deki kaleler olmak üzere üç gurupta toplamaktadır.
Procopius’ a göre Justinian I (527 AD – 565 AD) daha önce Anastasius tarafından yapılan daha basit, zayıf ve zamanla tahrip olmuş duvarları tamirettirdi ve yeni eklemeler yapmıştır.Özellikle su sağlamaktaki sistemi ve proplemleri çözmüştür. Bu sebepten dolayı şehir Iustiniana Nova ismini aldı.
Surların duvarları tamir edilmiş ve içteki sur duvarı yeni eklemelerle 2 katına çıkartılarak yaklaşık 20m yüksekliğe ulaşmıştır. Kulelerde artırılmış ve yaklaşık 30 metreye çıkartılmıştır Kalenin etrafına hendekler kazılmış ve içerisine su doldurulmuştur.
Ayrıca Procopius’un yazdığı kitaba göre: DARA’da dini yapılar, 2 tane kilise, halk hamamları, Pazar(agora), sarnıçlar, depo ve Anastasius’un heykelini bulunmaktaydı ve günümüzde bu yapıların bir kısmını görmek mümkündür.